Kendimi bildim bileli hep balık etliydim, bir tek annemin ölümünden sonra bir iki sene zayıf oldum ama ondan önce hayatım hep dönem dönem diyet yapmakla geçti.
İş yaşamına atıldıktan sonra bir posta, evlendikten sonra ikinci posta, hastalıktan sonra ise üçüncü posta kiloları aldım ve bir balinaya dönüştüm. Her postada diyetisyen yardımı aldığımı belirtmeme gerek yok herhalde. Her seferinde kiloları verip sonra aynı hızda, hatta daha da hızlı geri aldım.
En son, hastalığımdan bir iki yıl önce insülin direncim olduğunu öğrendim, şeker ilacına başlayınca biraz kilo verdim, sonra yine o kiloları da geri aldım.
Ben bu kilolarla nasıl başa çıkacağım fikri aklımdan hiç çıkmazken, ikinci Sicilya gezimde Akasya Asıltürkmen adlı kanatsız melekle tanıştım. Bana sen kilo vermeye kararlı isen ben sana bu konuda destek olacağım dedi ve geldikten 2 -3 gün sonra sevgili diyetisyenim Ayşegül Bahar’la tanışmış oldum.
Mart 2019 dan beri diyetteyim. İtiraf etmeliyim ki dönem dönem çok bunaldığım oluyor. Ama artık yaptığım diyeti diyet değil de yaşam tarzı olarak benimsemeye başladım. Ayşegül hn her şeyden önce iyi bir dinleyici, çok iyi empati yapıyor ve anlık ihtiyaçlara hemen cevap veriyor. İkimiz de Koç kadını olduğumuzdan mı bilmem enerjimiz de tuttu. Marttan beri 23 kilo verdim, hala da çaba sarf etmeye devam ediyorum. Bu aralar kilo verişim durdu ama kilolarımla karşılıklı inatlaşıyoruz ☺️

Bana yeter artık, iyisin böyle diyenler de çok tabi…ancak, daha önce verdiğim bütün kiloları geri aldığımdan bu sefer sonuna kadar gitmek istiyorum. Her şeyden önce sağlık için tabi. Diyete başladığımdan beri antidepresan ve şeker ilacı kullanımını bıraktım. İçtiğim vitaminler dışında pek ilaç kullanmıyorum artık. Dengeli beslenmenin hayatıma da denge getirdiğini gördükçe kendi kendime motive oluyorum.
Peki canın hiç mi tatlı istemiyor shebo? Benim tatlıya zaafım var diyenler… inanın benim de var, daha doğrusu vardı. Diyete başladığımdan beri sadece 2 kere tatlı krizi yaşadım. Onlarda da birinde sevgili Ayşegül Bahar’ın tarifini uyguladım, ikincide de dondurma istiyordum, diyetisyenim öğün olarak yememe müsaade etti.
Diyet yapmaya başlayınca sosyal hayatımın kısıtlandığını düşündüm ilk başlarda, çünkü sevgili arkadaşlarım rakıya giderken haber bile vermeyip, sen diyettesin içemezsin diye düşündük dediler. Evet belki rakı içemem, ama diyetteyiz diye dışlanmak da doğru değil tabi. Bunları bile konuştuk Ayşegül hn la. Ve ben anladım ki olay diyet yapmak değil, doğru insanın desteği ile hayat tarzını değiştirmek…
Hala bu sürecim devam ettiğinden bu konuda yazarım da yazarım…Ama çok da kafa ütülemeyeyim, sorularınız varsa gönderin belki başka bir blog konusu çıkar.
Öperim anacım! 😘