Ne Yazayım?

Yaz kardeşim, özledik dediler. Yazayım yazayım da ne yazayım? Bildiğin yazar tıkanıklığı yaşıyorum. Neden yaşıyorum diye düşündüğümde kendi kendimi kategorize ettiğim ve ben aslında hiçbir kategoriye sığmadığım için tıkanıklık yaşadığımı fark ettim. Öyle Ya, önce başlığı atıp sonra yazan insandan ne beklenir ki? Gelişine yazıyorum, gelişine yaşadığım gibi…

Çok uzun zaman oldu yazmayalı; hayat yoğun, aslında yazdığım zamanlardaki kadar yoğun da değil; ama sıkıcı, hep bir dert, hep bir stres. Bezdim diyeceğim ama bezmedim; her zamanki gibi mücadele halindeyim. Yine cici babaannemin lafı geldi aklıma; “hayat; mücadele, mücadele…”, gerçekten de öyle! Derdimiz ne? Neden sürekli mücadele halindeyiz? Yok mu şöyle düz bir hayat yolu iki yanı ağaçlıklı? Denize açılsın mesela sonu? Yok! Engebeler var, patika yollar var, geniş geniş yollar var, hepsi var…Neyse…

Ne diyecektim? Hah ! Yaz dediler. Kanser hastaları için kemoterapi zamanı çektiğin sıkıntılar için ne çözümler bulduğunu yaz dediler. Menapozla nasıl mücadele ediyorsun onu yaz dediler. Köpek bakımı ile ilgili yazmaya devam et, kısırlaştırdıktan sonra Badem noldu onu yaz dediler. Aslında konu çok da; işin doğrusu bu konularda şu an yazasım yok. Neden mi? Çünkü beklemedeyim; hayatımla ilgili önemli değişiklikler yapacağım, bir şeylerin sonuçlanmasını bekliyorum ve de kısmetse bu aysonuna kadar da sonuçlanacak.

Ben size bu arada neler olduğunu yazayım. Bildiğiniz gibi kapandık. İşin komiği kapanmada benim hayatımda hiçbir şeyin değişmemesi oldu. Ben zaten uzun süredir kapanmışım ya!? Zaten çok şükür ki canım ev arkadaşım Badem var, çoğu vaktimi alıyor. Menapoz sebebiyle de uzun yürüyüşler yapıyorum metabolizma yavaşladığı için, hayat bu, bir şekilde geçiyor işte. Uyuyamıyorum; yaşayan, ameliyat ile menapoza birden giren anlar bunu, bu sıcak basması falan değil, sanki yangın çıkmış da onun içinde uyanmışsın, nefes alamıyormuşsun gibi bir şey.

Bu arada yasakları iyi değerlendirdim; nasıl mı? Son ameliyattan sonra ilk detaylı kontrolüm oldu geçen ay. Mr, meme ultrason, kan tahlilleri, ha bu arada alerji aşısı, jinekolog muayenesi, onkolog muayenesi derken Mayıs ayını çok şükür tertemiz kapattık. Tam kapattık; bir saat falan sevindim çok şükür sonuçlar iyi diye, canciğer kardeşim gibi olan kuzenimde tiroidde kötü huylu tümör çıktı! İşte diyorum ya hayat, hep mücadele mücadele…

Bu arada (sürekli araya bir şeyler giriyor farkındaysanız), teyzem de zamanında benzer hastalığı geçirmişti, çok şükür iyi. Önümüzde böyle bir örnek olduğu için biraz daha gönlümüz ferah; ama teyzemin apar topar yazlığa gitmesi gerekti; çünkü işte işgüzar insanlar, yazlık meseleleri, atılması gereken imzalar vs. Kendi kızının ameliyatında uzakta idi sizin anlayacağınız. Zaten koronada iki kere ameliyat olduk; tecrübeliyiz! Millet hastaneye gitmeye korkar, benim ikinci adresim oldu, kuzenimin de keza öyle. Neyse kuzen ameliyat oldu; henüz bir hafta oldu, yarın kontrolü var. Ekstra tedaviye gerek kalmasın diye tüm şifa enerjilerimi ona odakladım 💜

Peki ay sonunda ne olacak Şebo? Ev taşıyacağım kısmetse, daha bir dünya tadilat, satın alma vs vs, izin planı desen yapamadık; zaten geçen sene de adam gibi bir tatil yapamamıştık…

Yani uzun lafın kısası, lafa Mustafa Keser’in “ne koyiim abime?” demesi gibi başladım; ama işte durumlar böyle. Mustafa Keser gibi başladım Sertab Erener gibi bitireyim bari: “İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor, bir selam lütfet, bu ne çok hasret? Gel barışalım artık”

Söyleyin şimdi, ne yazayım? 😊 yorumlara buyurun 🖊

Kalın sağlıcakla 💜

Leave a Reply