Normalleşmek

Bugünlerde Türkiye’de koronadan iyileşenlerin sayısı hasta sayısından çok, yavaş yavaş “normalleşmek” konuşulur oldu. Hatta 11 Mayıs 2020 Pazartesi günü AVM’lerin belli bölümleri açılacak, kuaförler tekrar hizmet vermeye başlayacak. Peki normalleşebilecek miyiz sizce? Bence en az 1,5 senemiz var. Neden mi? Anlatayım:

Hayattaki her büyük travmamdan yıllar sonra dönüp arkaya baktığımda gördüm ki, yeni düzene, yeni normale alışmak 1,5-2 senemi almış. Tabi ki bu süre herkes için değişkenlik gösterebilir; ama kişisel tecrübelerim bana bu sürede normale dönüldüğünü gösterdi.

21 yaşımda annemi kaybettim, kardeşim 17 yaşında idi. Henüz ben üniversitede, kardeşim ise lisedeydik. Ölüm, sevdiğiniz birinin, annenin ya da babanın ölümü, hayattaki en büyük travmalardan. Hayat devam ediyor, etmek zorunda, ama nasıl? Eski normaliniz artık sizin normaliniz mi? Maalesef hayır. Çünkü eski normaliniz artık yok, yeni bir düzen geliyor ve o yeni normale alışma süreci de işte oldukça zaman alıyor. Annesiz yaşamaya alışmak, zaman zaman o role girmek zorunda kalmak, zaman zaman da babayı anne yerine koymaya çalışmak. Annem öldükten tam bir sene sonraki anneler gününde odaya kapanıp hüngür hüngür ağladığımı biliyorum. Bir şey varken yokluğunu hissedemezsiniz, yokken ve geri bir daha asla gelemeyecekken ise hissettiğiniz tek duygu çaresizlik. Sanırım ben büyük travmalardan 2 sene kadar sonra hayatımın yönünü değiştirme kararı alıyorum. Karar almak; işte bu normale dönmekte attığımız büyük bir adım.

İkinci büyük travmam sanırım hastalığım, ve sonrasında yaşananlar… Yeni düzen, yeni bir iş, farklı bir hayat, yine iki sene sonrasında alınan bir bekar olma kararı.

Bütün travmalarımı buraya yazıp içinizi karartacak değilim, normal, hiçbir zaman stabil değil.

Peki normal nedir? Herkesin normali de kendine tabi ama burada söz konusu olan sosyal hayat. Sosyal hayatımız 11 Mayıs’tan itibaren birden normale döner mi? Kuaförler açıldı diye tıklım tıklım dolabilir mi? Kim AVM’ye kapalı alana gitmek ister? Normalimiz artık maskeli baloda dolaşır gibi maske ile dolaşıp, obsesyon düzeyinde hijyen takıntılı olmak, zehirli diye kullanmadığımız çamaşır suları ile haftada en az 3 kere evimizi silmek. Meyveyi sebzeyi sabunla yıkayanlar normale nasıl dönecek, onu hayal bile edemiyorum.

Diğer taraftan, şu anki normal, eski normale daha bir yaklaştı. Çoğunluk çekirdek ailesi ile tüm vaktini geçiriyor, evde anne babalar çocukları ile oynuyor, seyyar satıcılar arttı, trafik azaldı. Hem teknolojinin nimetlerinden faydalanıyoruz, hem de eskiye dönüyoruz. Evlerde yemek, hatta ekmek yapar olduk. Zamansızlıktan yapamadığımız ev temizliğini kendimiz yapar olduk, gerçi ben bu konudan hiç memnun değilim ama neyse, kısacası öze döndük. Özümüze, kendimize döndük. Kendi iç dünyamızda neler istiyoruz onu düşündük belki de…

Kapak fotoğrafımda benim normalim; puslu bir İstanbul sabahında köprü trafiği, arabanın ılık havası ve fonda çalan müzik. Özledim mi? Evet kesinlikle özledim. İnsan görmeyi, sosyalleşmeyi, iş çıkışında arkadaşlarımla buluşup bir şeyler içmeyi, eğlenmeye gitmeyi, her şeyi… Tek yaşayan biri olarak en çok sosyalleşmeyi özleyenlerdenim ve yakın zamanda bunu yaşayamayacak da olsak özlemimi dile getirme hakkına sahibim.

Yeni normal günlerin başlamasından bir gün önce anneler günü, tüm annelerin, rahmetli anneciğim de dahil olmak üzere, günü kutlu olsun. Yeni normal hayatımızdan tek dileğim herkesin daha vicdanlı ve daha sevgi dolu olması.

Sağlıkla kalın ♥

Leave a Reply