Sicilya- Bölüm 1

İki kere gittim Sicilya’ya, biri evliyken, biri de bekarken…yani iki ayrı bakış açısıyla baktım, iki türlü de sevdim…

İtalya’dan schengen vize almanıza rağmen Sicilya ayrı bir kültür, Yunan, Arap ve Bizans etkileri bir arada. Kozmopolit yapısından mı, Akdeniz esintisinden mi, İtalyan sıcaklığından mı, şarapların güzelliğinden mi sevdim bilmem, her yanı başka bir havaya sahip, iki gidişimde neredeyse her tarafını gezdiğim halde yine de doyamadım, yine de gidesim var!

Sicilya’ya Radyo Karavan ailesi ile Ayça ve Toni ile gitmesem bu kadar sevmezdim belki de, bir aile ile gezer gibi dolaştık sokakları, arkadaşlarla içki masasına oturur gibi oturduk akşam sofralara… İlk gidişte Sicilya’nın doğusunu, ikincide ise batısını gezdik. Açıkça söylemeliyim ki ben doğu tarafını daha çok sevdim (doğululuk mu çekti ne!?)

Evet gelelim sorumuza, gezdin de ne gördün Şebo?

Katanya Meydanı

Gördüm ki Sicilya bir ada ama zavallı sahilleri pek kullanılmıyor, Katanya’da da Palermo’da da şöyle deniz kenarında oturalım da bir kahve, bir prosecco içelim diyebileceğimiz bir alan göremedim. Gördüm ki bu iki şehrin de karakterleri bambaşka, Katanya fili ile meşhur, Palermo ise tiyatrosu ile. Katanya mı Palermo mu derseniz her koşulda Katanyalıyız! Balık pazarında külahta deniz mahsulleri ve misss gibi prosecco ile kahvaltı yaptıktan sonra aksini düşünmek imkansız.

Katanya Balık Pazarı

Gördüm ki Etna hem ihtişam, hem ölüm, hem sıcaklık demek, adanın ortasında tüm heybetiyle ben ölmedim diyor. Bazı binaların temelinde lavları var siyah siyah, onu görmezden gelmek imkansız. İlk gidişimde yakından, ikincisinde aktif olduğu için uzaktan baktım Etna’ya, buyrunuz ikisi de burda:

Yakından Etna
Uzaktan Etna

Gördüm ki Sicilya’nın en aşık olunacak şehri Taormina. Neden mi? Küçücük bir meydanı var, sanırsın ki dünyanın huzurunu buraya hapsetmişler! Bir manzarası var, gözünü alamazsın. Sonra plajları var, sezon dışı gittiysen tamamen sana ait. Doğal bitki örtüsü bir kaktüs çeşidi, ben ilk gidişte kopan bir parçayı getirip evde saksıya dikmiştim, baya büyüdü, meğer caaanım ülkemde de varmış, adı da lap inciriymiş, meyvesi de yenirmiş. Aman ne bileyim ben 🙂 Sicilya’dan canlı bir hatıram var, orda bıraksam ölecekti.

Taormina Manzarası
Taormina Meydanı

Peki ne yenir, ne içilir?

İtalya olduğu için elbette pizza, ama ondan da önce deniz mahsulleri. Bu kadar çeşit deniz mahsulünü başka bir yerde görmedim desem yeridir herhalde. Çok çok çeşit gördüğüm başka bir şey daha var, o da sebzeler. Nerde yiyeceğiz derseniz o da ayrı bir blog konusu. Onun için bu blogun adı Sicilya-1 hihihihih 😀

Ne içilir? Elbette şarap, şarabın tüm türleri. Adanın kendi şarabının adı Nero Davola, biraz sert gelebilir çok şarap sevmeyene. Kırmızı şarap sert geliyorsa beyaz şarap, o da olmadı bol bol köpüklü şarap yani prosecco içebilirsiniz. Başka peki, şaraptan başka ne var diyorsanız, öyle yemekle değil ama yemek üstüne içilebilecek amaretto likörü var, limoncello zaten var, var da var.

Ay anacım benim de daha anlatacağım çok şey var. Baksana daha Sicilya’nın batısına geçemedik.

O zaman 2. Bölüm için takipte kalın ! Kendinize iyi bakın…

Leave a Reply