Sicilya günlüklerine kaldığımız yerden devam. 2. Gidişim, 3. Günüm…
Sambuca
Haberlerde çıkmıştı hani, belki okumuşsunuzdur, duymuşsunuzdur…Sicilya’da bir yerde 1 Euro’ya ev satılıyor diye…Hah işte orası burası. Aslında tam da 1 Euro’ya satılmıyor. Açık arttırma gibi bir şey oluyor ve içine belli bir tutarda yatırım yapacağınıza dair garanti veriyorsunuz. Sambuca’ya vardığımızda bisiklet yarışı vardı ve ortalık oldukça cafcaflıydı. Ama belediye başkanı da oralardaydı ve bize evleri gezdirecek adamlarını hemen ayarladı. Mafyözvari gençlerle 1 Euroluk evleri gezdik. Evler genelde Arap mahallesinde ve bitik durumda, gerçekten ciddi yatırım gerektiriyor. Kasaba oldukça dik bir alana kurulu, yine de sevimli bir havası var, Akdeniz sıcaklığını hissediyorsunuz. Oradayken gezdik, yorulduk, acıktık ama bisiklet yarışı dolayısı ile tüm restoranlar rezervasyon almış, biz Türk alışkanlığı ile hemen yiyip kalkcaz dedik ama adamlar Nuh dedi peygamber demedi. Bir barda cips bira ile kendimizi kandırıp yola devam ettik.
Corleone

Eveet! İşte çok bildik bir isim! Herkes filmden/ kitaptan ötürü burayı çok merak ediyordur eminim. Etmeyin ! 😂 hiçbir şey yok desem yeridir. Kasaba girişinde kurşunla delinmiş bir tabela ve filmin meşhur sahnesindeki havuzlu meydan benim film rulomda kalan. Ha bir de aç karnımızı doyurduğumuz köy restoranı. Yemek lezzeti tamamen şans, ben şanslıydım, kimisi hiç beğenmedi. Bu arada Toni restoran sahibine mafya ile ilgili sorular sordu, tamamen bitmemiş tabi mafya olayları, ancak yerel halk mafyadan hoşlanmıyor tabi ki, resmen mafyaya karşı savaş vermişler. Aslında mafyaya olan ilgiden de hoşlanmıyorlar hiç.

Messina
Sicilya deyince ilk akla gelen şehirlerden biri değil, bilinmesi gereken en önemli özelliği Sicilya’nın en kuzey noktası oluşu. Ada’nın diğer şehirleri gibi burada da deniz kenarında oturayım da bir şey içeyim diyemiyorsunuz. Deniz kenarları kale gibi kaplanmış, zannımca dışardan gelen saldırılara karşı böyle bir önlem almışlar, yöntem bulmuşlar. Messina’ya ulaşmak için dünya yol teptik, sonuç hayal kırıklığı idi. İtalya’dan bu şehre feribot seferleri var ve sanırım 2,5 saat falan sürede gidilebiliyor/ gelinebiliyor anakaradan. Messina’nın bendeki hatırası yöreye özel bira ve o anki duygularımı anlattığım insta story. İkisi de aşağıda bir göz atın 🙈

Bira olmasa o kadar yorgunluktan sonra Taormina’ya devam edemezdik herhalde, tadı da fena değil. İtalya’da her yörenin kendi şarabı, birası, peyniri var. Aslında bizdeki gibi. Bu da Messina birası işte.
Katanya
Messina’dan rüya şehir Taormina’ya, oradan da geceyi geçireceğimiz Katanya’ya geçtik. Adadaki son gecemiz de rüya gibiydi. Envai çeşit deniz mahsulünün olduğu balık lokantasına gittik, oradan da adeta bir şarap kütüphanesine. Katanya’da kaldığımız otel zaten başlı başına rüya gibi…Art&jazz hotel, sahibi ile Ayça ve Toni gide gele ahbap olmuş. Otelin her yanında sanat var, odalar da rahat. Tavsiye edilir…

Ne dedim yemekten çok fotoğrafım Yok, tamamen yemeye gömüldüğümüz için! Ancak ordan çıkıp da gittiğimiz yer müthiş! Ben susayım da fotoğraf konuşsun. Her yerde son geceniz de bu fotodaki gibi olsun arkadaşlar.

Sevgiyle kalın…🥰